13 Aralık 2012 Perşembe

Sisifos (Σίσυφος)



Bir ölümlü olan Sisifos (Σίσυφος); Tanrılara her seferinde kafa tutmaktan geri durmamış akıl ve kurnazlığıyla onlara canlarından bezdirmişti. Ölümsüz Homeros (Όμηρος) bile Odiseus adlı destanında ondan gururla söz etmektedir.

Korintos kentinin kurucusu ve ilk kralı olan Sisifos, şehirde iki liman kurmuş ve bu limanlardaki güçlü ve büyük gemi filosuyla krallığını Akdeniz’in zengin krallıklarından biri haline getirmişti. Ülkenin zenginliği gibi, Sisifos’un aklı ve kurnazlığı da dilden dile dolaşmaktaydı.

Bu söylencelerin birinde, zamanında Attika’da yaşayan Autolikos (Αυτόλυκος) isminde adında, bir sığır hırsızı bulunmaktaydı, bu pervasız hırsız, kralların bile sürülerini çalmakla nam salmıştı. Bir gün bu hırsız Kral Sisifos’un da sürülerini çalar. Ancak Sisifos tedbirli ve zeki bir kral olduğundan hayvanlarının tırnaklarına önceden kızgın demir ile kendi ismini yazmıştı. Böylelikle hem hırsızı yakaladı, hem de sürüsünü geri aldı.

Tüm bunlar olurken hırsız Autolikos’un kızı Attika kralı Leartes’le evlenme arifesindeydi, Sisifos bundan bir gün önce gelinin kalbini çelerek gerdeğe girdi. Bir çocukları oldu ve çocuğa Odiseus adını verdiler. Odiseus’un büyüdüğünde zorlamayla da olsa Troya savaşına katıldı ve tıpkı babası gibi kurnazca bir buluşla şehrin ele geçirilmesi için büyük tahta bir at yapılması ve içine asker doldurulması fikrini ortaya attı. Savaş sonrası onun bu hikayesi ve kurnazlığı tıpkı babasınınki gibi efsaneleşecektir.

Bir gün çapkınlığıyla nam salmış Yunan tanrısı Zeus, Irmak Tanrısı Asopos’un (Ασωπός) kızı Aygina’yı (Αυγινά) elde edebilmek amacıyla bir kartal görünümüne bürünür ve Aygina’yı kanatlarına alıp kaçırır bu sırada orada bulunan Sisifos olaya tanık olur. Irmak Tanrısı sinirli bir şekilde kızını ararken Sisifos ona Korintos’un kurak surlarında bir tatlı su kaynağı yaratması karşılığında, kızının yerini kendisine söyleyeceğini bildirir. Asopos bu koşulu kabul edilince de kızının Zeus tarafından kaçırıldığını söyler. Bunun üzerine Irmak Tanrısı iyice öfkelenir, kabarır, taşar bunun sonucu tüm tarımsal alanlar su altında kalır.

Zeus Sisifos’un bu gammazcılığına çok kızar ve Ölüm Tanrısı Thanatos’a (Θάνατος) onu zincire vurup bir mağaraya hapsetmesini emreder. Ama Sisifos o kadar kolay lokma değildir bir punduna getirip Ölüm Tanrısı’nı yakalar ve bu sefer Sisifos Ölüm Tanrısı’nı mağaraya bağlar. Thanatos'un mağaraya kapatılmasıyla artık insanlar ölmezler. Yer altındaki Öte Dünya Tanrısı Hades bundan şikâyetçi olup, durumu Zeus’a bildirir. Sisifos’un tanrılara böyle kafa tutması ve tüm bunlara rağmen ülkesini bolluk ve refah içerisinde yönetmesi Zeus’u iyice çıldırtır.

İlk iş olarak Sisifos tarafından mağaraya kapatılmış olan Ölüm Tanrısı Thanatos’u kurtarır. Sonra Sisifos’un canını alması ve ağır bir ceza ile cehenneme gönderilmesini buyurur. Ölüm Tanrısı Sisifos’u bulur. Sisifos, Thanatos’u görür görmez canını alacağını anlar ve kurnazca bir plan yapar. Hemen karısına ölünce kendisi için kesinlikle cenaze töreni yapmamasını söyler. Böylelikle Thanatos’un alel acele gelip canını aldığı bahanesiyle öbür dünyaya çırılçıplak vaziyette gider. Yer altı Tanrısı Hades’e karısının kendisini öbür dünyaya törensiz ve çırılçıplak gönderdiğini bunun utanç meselesi olduğunu söyler ve karısından bunun hesabını sormak için 1-2 gün dünyaya geri dönmesi gerektiğini yana yakına söyler. Bu konuda o kadar ısrarcı olur ki sonunda Hades’de dayanamaz ve Sisifos'u 1-2 günlüğüne yeryüzüne gönderir.

Ama Sisifos’un yeryüzünden ve karısından ayrılmaya hiç niyeti yoktur. Ancak tekrar yer altına götürülür ve bu sefer cezası da çok ağır olur. Buna göre Sisifos; Çok ağır bir kayayı yuvarlayarak bir dağın tepesine kadar ittirecektir ancak her seferinde dağın zirvesine geldiğinde bu devasa kaya elinden kaymakta ve en aşağı kadar tekrar yuvarlanmakta ve bu dağa çıkartma süreci tekrar başlamaktadır. Bu ceza sonsuza kadar sürecektir.

Odiseus kendi adını taşıyan destanında Sisifos’un kaderini şöyle dile getirir.

Sisifos’u gördüm işkenceler çekerken;
Yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı,
Ha bire itiyordu onu bir tepeye doğru
İşte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam,
Ama tam tepeye varmasına bir parmak kala,
Bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri,
Aşağılara yuvarlanıyordu,
Baş belası kaya,
O da yeniden itiyordu kayayı, tekmil kaslarını gere gere
Kopan toz toprak ha bire aşarken başının üstünden,
O da durmadan itiyordu kayayı, kan ter içinde.

Ünlü Fransız yazar Albert Camus; “Sisifos Efsanesi” adlı eserinde, bu isyankâr kahramanı “anlamsızlık” temasının bir simgesi olarak görür. Sonsuza kadar sürecek bu cezaya çarptırılmasına rağmen yine de mutlu olduğunu ifade eder. Çünkü Tanrılara meydan okumuştur ve bu yaptığının da bilincindedir
.
Aslında Sisifos; göstermiş olduğu bu inanılmaz dirençle bu anlamsız ve haksız cezayı bir gün mutlaka yeneceğini ümit ediyordu. Tıpkı haksız kaderinin bilincine varıp direnen bütün insanlar gibi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder